Okula Gitmek İstemeyen Çocuklar

Okula gitmek istemeyen çocuk genellikle kuralsız ve özgür ortamda, dilediği gibi yaşamını sürdürmeyi yeğleyen çocuktur. Çocuk merkezli ev ortamında kurallar ortaya kesin hatlarıyla konmadığı zaman, okuldaki kurallar, evden ayrı kalma v.b gibi durumlar çocuk için göze batan, rahatsız edici unsurlar olmaya başlar.


Çoğunlukla koruyucu ve aşırı hoşgörülü aile ortamlarından gelen çocuğun okul çevresinde kaygısı artar. Çocuk evdeki kuralsız dünyasında aile fertlerine  her şeyi yaptırabilmektedir. Düzenini de bozmak istememektedir. 

Çocuğun okula başlamayı reddetmesi halinde, ana-baba, büyükanne ve büyükbabadan herhangi birinin çocuktan yana tutumu ona güç verir ve tepkisi büyür. Oysa çocuğun katıldığı ilk sosyal kuruma uyumu önemlidir. Okula gidişinin tüm aile üyelerince desteklenmesi beklenir. Burada önemli ölçütlerden birincisi, çocuğun okulda, ana-babanın yanında arkadaşlarıyla oynayabilmesi, ikincisi ise, ana-baba okuldan ayrıldığında ağlamayı kesip oyun faaliyetine girebilmesidir. Bunların gerçekleşmesi halinde, çocuk okula uyum konusunda zorlanmalıdır. 

Bu amaçla ailenin tüm bireyleri, çocuğun okula gitmesi konusunda görüş birliği içinde olmalıdır. Çocuk servise ya da anaokuluna, bağımlı olmadığı ebeveyni tarafından götürülmeli, okula gitme konusunda hiçbir şekilde ödün verilmemelidir. Uyum konusunda zorlanan çocuk için çeşitli yöntemler uygulanabilir. Örneğin ebeveyn çocuktan kademeli uzaklaşma yolunu seçebilir. Birinci gün salonda, ikinci gün bahçede kalan anne, üçüncü gün öğlen yemeğine uğramakla yetinebilir. Ancak ebeveynin kurumdan ayrılmasından sonra ağlamanın gün boyu devamı ve çocuğun fizyolojik zarar görmesi, kilo kaybı halinde bir uzman çocuk psikologuna başvurulmalıdır.

ÇOCUĞUNUZUN BU ÖNEMLİ ADIMI ATMASINA NASIL YARDIMCI OLACAKSINIZ?

Çocuğunuzun okula başlamasının sizin için de önemli bir  adım olduğu fikrini kabullenin. Bunun ne kadar çok bilincinde olursanız, çocuğunuza büyümesi, sizden ayrılması ve kendi hayatına atılması için izin vermeyi o kadar çok öğrenmiş olursunuz. Bu şekilde çocuğunuzun okula uyumu daha kolay olacaktır. Anahtar sözcükler; "seninle gurur duyuyorum" , "sana çok güveniyorum" , "her şey çok iyi olacak" , "bundan eminim ben de senin yaşında okula başlamıştım" şeklinde olabilir.

Kayıt esnasında okulun günlük aktiviteleri konusunda bilgi edinin ve çocuğunuza okuldaki günlük akıştan bahsedin. Böylece size tamamen yabancı olan bir dünyaya onu sokmadığınızı bilecektir. Ona okulda bir yığın şey öğreneceğini ve keşfedeceğini aynı zamanda da yeni arkadaşlar edineceğini söyleyin. Eğer çalışıyorsanız sizin ve eşinizin işinden konuşmak için bir fırsat kabul ederek, ona "para kazanmak, sorumluluklarımızı almak ve aynı zamanda zevklerimizi tatmin etmek için çalışıyoruz" diyebilirsiniz.

Çocuğunuz meşgul olduğunuz şeylere karşı sizi ne kadar çok tutkulu görürse, okula o kadar çok çabuk alışır ve yeni uğraşıları ile meraklı bir şekilde ilgilenir. Okulun ilk günü babası ve annesi ona eşlik ederse çocuk kendisine daha fazla güven duyar. Vazgeçemediği bir nesneye sahip ise (emzik, biberon, oyuncak ayı vs.) onu yanında götürmesine izin verin. Bu konuyu okul yönetimi ile konuşabilirsiniz. Çocuğunuzu öğretmenine tanıtın, eğer kurallar buna izin veriyorsa onunla biraz sınıfta kalabilirsiniz, ama bu süre uzun olmasın. Sizden ayrılırken ağlıyor mu ?  Onun önünde kendi heyecanınızın ve ayrılmanın verdiği duygulanmanın üstesinden gelmeyi başarın.

Çocuğunuz okula başlama yaşındadır. Şefkatli ama kararlı olun. "Bu senin ilk günün. Endişeli olmanı anlıyorum, ama bunu daha önce konuşmuştuk, seni öğretmeninle tanıştırdım. Yeni arkadaşların olacak, seni almaya geldiğimde bana bunların hepsini anlatırsın". Ondan "bir büyük gibi davranmasını" istemekten kaçının. Okul çıkışında ona tekrar kavuşmanın size vereceği mutluluktan söz edin. Geçirdiği gün üzerine sorularla onu bıktırmaktan kaçının. Eğer mutsuz ve üzgün olduğunu söylüyorsa, onu çok iyi dinleyin. Kendi okul tecrübenizden bahsederek, olayı dramatikleştirmemesine yardımcı olun ve ona bunu sizin de zamanında çok zor bulduğunuzu ama sonuçta her şeyin yoluna girdiğini söyleyin.

Okulun ilk gününden itibaren çocuğunuzun uyum  durumunu öğrenmek için öğretmeni ile konuşmaya zaman ayırmayı unutmayın. Çocuğunuzun ve öğretmenin hayatını kolaylaştıracak rahat bir giyecek giydirmeyi tercih edin. Düğmeli kotlardan, kemerden, pantolon askısından ve bağcıklı ayakkabılardan sakının. Eğer mümkünse babasının da bu değişiklik karşısında tepkisini sergilemesini isteyin. Eşinizin de bu değişikliği kabul ettiğini çocuğunuza anlatmalısınız. Çocuğunuzu akşamları daha erken yatırın, sabahları daha erken kalkıp önceki akşam çocuğunuzla birlikte olamadığınız kayıp zamanı telefi etmeyi düşünmeyi bırakın. Gerçek bir kahvaltı masasının başında oturmak, akşam uzatmalarını oynamaktan çok daha iyidir. Bazı çocuklar anaokuluna gitmeyi istemezler, onlar kuralsız ve özgür ortamda diledikleri gibi yaşamlarını sürdürmeyi yeğleyen çocuklardır.

Çoğunlukla koruyucu ve aşırı hoşgörülü aile ortamlarından gelen çocukların okul çevresinde kaygıları artar. Çocuğun anaokulunu reddetmesi halinde anne-baba, büyükanne veya büyükbabadan birinin çocuktan yana tutumu ona güç verir ve tepkisi büyür. Okula gidişin tüm aile bireylerince desteklenmesi önemlidir. Çocuk servise yada okula "bağımlı olmadığı" ebeveyni tarafından götürülmeli ve okula gitme konusunda hiçbir şekilde ödün verilmemelidir. Çocuğunuzu okula gönderiyorsunuz. Kendinizi asla suçlamayın. Bu yüzden kötü bir anne yada baba değilsiniz. Tam tersine onun kimliğini bulmasına yardım etmiş oluyorsunuz.

Siz ne kadar çok sıkıntılı ve tedirgin olursanız çocuğunuz o kadar az sizi rahat bırakır. Çocuğunuzun yanında öğretmeni ile ilgili olarak onun içini rahatlatacak sözler söyleyin. Mesela öğretmenine çok güvendiğinizi, "seni ona emanet etmekten çok memnunum, eminim ki seninle en iyi şekilde ilgilenecek gibi..." Ve kavuşma vakti gelip eve geldiğinde onu kollarınızın arasında saatlerce tutarsanız, çocuğunuzun bu ayrılığı her sabah kabul etmesini istemeye hakkınız olmaz !. Tam tersine çocuğunuza sizden farklı kişiliği ve kendisine ait bir hayatı olan bir insan gibi yeniden kavuşun, daha çok sözlü iletişim kurmaya çalışın, kendi gününüzü nasıl geçirdiğinizden bahsedin. Böylelikle onun da geçirdiği günden bahsetmesi için ilk adımı atmış olursunuz



Yazdır

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin



  Beğen | 0  kişi beğendi